[row]
[col span=”1/4″ animate=”fadeIn”]othello_kulesi (1)[/col]
[col span=”1/4″ animate=”fadeInLeft” delay=”0.3s”]othello_kulesi (2)[/col]
[col span=”1/4″ animate=”flipInX” delay=”0.6s”]othello_kulesi (3)[/col]
[col span=”1/4″ animate=”flipInY” delay=”0.9s”]othello_kulesi (4)[/col]
[/row]

Farklı dönemlere ait birçok tarihi ziyaret edilebileceği Mağusa şehrinin en önemli tarihi yapılarından bir tanesi de Lüzinyanlılar’ın inşa ettiği surlardır.

1489 yılına dek, şehri çevreleyen Lüzinyan surları, adanın Venediklilere geçmesiyle birlikte Osmanlı saldırılarından korunmak amacıyla, 1550′li yıllarda Venedikten uzman getirilerek ateşli silahlara karşı sağlamlaştırılır.

Mağusa surlarında bulunan kulelerden biri olan Othello kulesi, 12. yüzyılda Luzinyanlar tarafından, limanı savunmak amacıyla inşa edilmişti.

Etrafı derin bir hendekle çevriliydi. Koruduğu Deniz Kapısı, Kara Kapısı ile birlikte surlarla çevrili kentin iki ana girişinden biriydi. 1492 yılında Venediklilerin Girne’de yaptıkları gibi bu Orta Çağ kalesini de bir topçu tabyasına dönüştürdükleri görülmektedir. Kalenin girişinin üzerinde asılı, Venedik’in amblemi olan Saint Mark’ın kanatlı aslan kabartmasının altında, kaleyi bu hale getiren kaptan Nicolo Foscarini’nin adı yazılıdır. Leonardo da Vinci’nin de 1481 yılında Kıbrıs’ta iken Venediklilere kentin savunma sistemi hakkında tavsiyelerde bulunduğu söylenmiştir. Kale, kulelerden ve topçu bataryalarıyla biten koridorlardan olmuştur. Geniş avlusunun bir yanında inşa edilmiş olan yemekhane ve üstündeki yatakhane Lüzinyanlar’dan kalmadır. Kalenin avlusunda duran topların bir kısmı Osmanlı, bir kısmı İspanyol yapımıdır. Demir gülleler toplara, taş güllelerde mancılıklara aittir. Kale’nin bugünkü adı, ada bir İngiliz sömürgesi iken kullanılmaya başlanmıştır.

 

Sheakespeare’in ünlü tragedyasının bir bölümü, Kıbrıs’ta bir liman kentinde geçer ve tragedyanın kahramanı Othello bir “Moor” (Fash) olarak tanıtılır. Yazarın adanın Venedikli valisi olan ve sadece soyadının anlamı “Moor” olan Christophoro Moro’nun adını duyduğu ve yanılarak onun bir Fash olduğunu düşündüğü sanılmaktadır. Kara Kapısı bir Ravlin’le (yarım ay şeklindeki tabya) korunmuştu. Burada geçitler ve top yuvalarına ek olarak bir şapel ve zindan olarak kullanılan yer altı odaları bulunmaktadır. Deniz tarafındaki Venedik dönemine ait Arsenaf Canbulat Burcu olarak bilinmektedir. Söylentiye göre Osmanlı kuşatması sırasında döner çarka atıyla birlikte saldırarak işlenmez hale getirmiş ve şehit düşmüştür.